Ms Hastaları Çaresiz Değil, Sadece Geç Kalmayın

Ms Hastaları Çaresiz Değil, Sadece Geç Kalmayın
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç.

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Gülnur Tekgöl Uzuner, önemli bir sağlık sorunu olan ve erken teşhisi büyük önem taşıyan Multipl Sklerozis (MS) hastalığı hakkında bilgilendirici bir açıklama yaptı.

Doç. Dr. Gülnur Tekgöl Uzuner, MS'nin hakkında en çok araştırma yapılan hastalıklardan biri olduğunu belirtti. MS hakkında bilgilerin ve yeni tedavi seçeneklerinin hızla arttığını, erken tanı alan ve tedavi edilen hastaların gidişatı genellikle çok olumlu olduğunu anlatan Uzuner, "MS hastalığı nöroloji uzmanları tarafından iyi tanınır. Hastaların özellikle MS konusunda uzman olan ve MS ile ilgilenen doğru hekime ulaşması, ayrıca bu hastalığın takip ve tedavisinin yapılabileceği tam teşekküllü hastane veya merkezlerde izlenmesi gerekmektedir. MS en sık 20-40 yaş arasında yani insan hayatının en verimli dönemi olan genç erişkinlik çağında başlar. Çocukluk çağı ve nadiren ileri yaşta başlayan vakalar da olabilmektedir. MS'yi anlamamız için önce sinir sisteminin nasıl çalıştığını bilmemiz gerekir. MS santral sinir sistemi dediğimiz beyin ve omurilikte görülür. Sinir liflerinin etrafındaki myelin denilen kılıf sayesinde sinir sisteminden vücut parçalarımıza mesajlar hızlı ve doğru bir şekilde iletilir. Normalde enfeksiyonları yenmekle görevli olan bağışıklık sistemimiz, MS nedeniyle myelini yabancı hücre olarak algılar ve onu yıkmaya ve ortadan kaldırmaya çalışır. Ortaya çıkan hasar ve yıkım plak olarak adlandırılan yara izleri bırakarak ya hafifçe ya da tamamen myelini sinir lifinden ayırır. Myelinin hasarlanması birçok vücut bölgesinde çeşitli nörolojik bulgulara neden olur. Genetik faktörler, cinsiyet, ırk, enfeksiyonlar, D vitamini, güneş ışınları, sigara gibi birçok faktör MS ile ilişkili bulunsa da bugün için kesin nedeni bilinmemektedir. Santral sinir sistemi vücudumuzun birçok bölümü ile ilişkilidir. Bu yüzden santral sinir sisteminin etkilendiği yere ve sinirin işlevine göre klinik bulgular değişmektedir" dedi.

MS'in en sık başlangıç şekli nedir?

Doç. Dr. Gülnur Tekgöl Uzuner, MS'de en sık başlangıç şeklinin görme bulanıklığı ve görme keskinliğinde azalma ile ortaya çıkan ve optik nörit denilen göz sinirinin hasarlanması olduğunu anlattı. Bunun yanı sıra baş dönmesi, denge kaybı, kol ve bacaklarda uyuşukluklar ve güç kaybı, yürüme bozukluğu, idrar kaçırma gibi bulgularla da başlayabileceğini söyleyen Uzuner, "Bu bulgulardan biri veya birkaçı aynı anda da görülebilmektedir. Bu belirtiler sadece MS hastalığına özgü olmamakla birlikte, yine de bu tarz bulguları olan hastaların mutlaka ve gecikmeden bir nöroloji uzmanına muayene olması gerekmektedir. Hastalığın tanısında manyetik rezonans görüntüleme (MR) en önemli tanı yöntemdir. MR'da saptanan plak dediğimiz yapılar myelin hasarını göstermektedir. MR hastalığın takibinde de çok önemli bir tanı aracıdır. Ayrıca beyin-omurilik sıvısının (bel suyu) incelenmesi hem tanı hem de ayırıcı tanı açısından gerekmektedir. MS ile karışan ve MS'ye benzeyen hastalıkları ayırt edebilmek için ilave tetkikler de yapılmalıdır. MS tek tip hastalık değildir, heterojen bir hastalıktır. Çeşitli klinik alt tipleri vardır. Hastalığın ortaya çıkış şekli ve bulguları her hastada farklı olmaktadır. Bir hastanın bulgusu asla başka bir hasta tarafından tecrübe edilemez. Bu yüzden "MS'de hastalık yoktur, hasta vardır ve her hastanın hastalığı kendisine özeldir" görüşü kabul edilmektedir. Klinik seyrinde klinik izole sendrom, relapsing dediğimiz ataklar ve iyileşmelerle seyreden tip ve progresif (ilerleyici) tip görülmektedir. Atak, myelin hasarına bağlı ortaya çıkan şikayetler ve klinik bulgulardır. Klinik izole sendrom tipinde hasta tek atak geçirir. Bazen ömrü boyunca bir daha atak geçirmez. Bazı hastalar ise kesin MS'ye yıllar içinde dönüşmektedir. Hangi tip MS'ye sahip olduğunu hasta kendisini takip eden doktorundan öğrenebilir" diye kaydetti.

"Hastanın hastalığını kabullenmesi, doktor, hasta yakını ve aile desteği şarttır"

ESOGÜ Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Gülnur Tekgöl Uzuner, açıklamasını şöyle sürdürdü;

"Araştırma sonuçlarına göre erken tedavi relapsing MS tipinde uzun dönem sağlığı iyileştirir, hastalığın gidişatını yavaşlatır, myelin hasarının tamirini kuvvetlendirir ve atak sayı ve şiddetini azaltır. Yeni veriler doğrultusunda artık atakların sıklaşmasını beklemeden, vücuda hasar vermeden önce tanıya en yakın zamanda tercihen klinik izole sendrom denilen dönemde tedaviye başlanması önerilmektedir. Fakat bu, ileri dönemde verilen tedavilerin faydasız olduğu anlamına gelmez. Progresif dediğimiz hastalık tipi iki şekilde olmaktadır. Primer progresif tipinde ilk bulgu sürekli ilerleyici olduğu için bu ismi alır. Hastalık başlar, ataklardan ziyade sürekli kötüleşme görülür. En sık bulgu, zamanla ve yavaş gelişen yürüme zorluğudur. Bu MS tipinde de tedavi seçenekleri mevcuttur. Sekonder progresif MS tip ise relapsing MS ortaya çıktıktan yıllar sonra görülmektedir. Yine ataklar vardır fakat özürlülük ortaya çıkmaktadır. Tedavide amaç hastaların bu evreye geçişini önlemek ya da süreyi uzatmaktır. Bu evrede ilaç tedavilerinin yanı sıra fizyoterapi, psikoterapi, egzersiz gibi çeşitli tedavi seçeneklerinin kombine edilmesi önerilmektedir. MS kronik bir hastalıktır. Bugün için kesin tedavisi olmamakla birlikte hastalığı kontrol altına alabilecek, gidişatını durduracak ya da yavaşlatabilecek çok sayıda tedavi seçenekleri mevcuttur. Klinik tipler arasında geçiş olduğu için ve özellikle sekonder progresif faza geçmeden önce hastaların saptanması ve tedaviye başlanması için hastaların sürekli takibi gereklidir. Ayrıca yeni çıkan tedavi seçeneklerinin takibi ve hekim ile görüşülmesi ve görüş alışverişinde bulunulması oldukça önemlidir. MS hastalığında en sık karşılaşılan problemlerden biri de hastaların ve bazen hasta yakınının hastalığı kabullenememesi ve hastanın ilacını kullanmaması yani uyum sorunudur. Uyum sorunu tedavide geç kalınmasına neden olmaktadır. Hastanın hastalığını kabullenmesi ve tedaviye uyum sağlaması için doktor, hasta yakını ve aile desteği şarttır. Ayrıca bir diğer önemli konu da bu hastalık nedeniyle pek çok hastanın işten çıkarılması ve işsiz kalmasıdır. Dolayısıyla işveren, sosyal çevre, devlet ve toplum destekleri de şarttır. Bu nedenle sadece bu hastalığa yakalananların değil tüm toplumun bu hastalığın farkında olması ve bilgi sahibi olması gerekmektedir. Bizler ESOGÜ Nöroloji Anabilim Dalı içindeki MS polikliniğimizde ekibimizle (doktor-hemşire-psikologdan oluşan) birlikte, sürekli iletişim halinde kalarak, hastalarımızı takip ve tedavi ediyoruz. Eğer MS iseniz ya da MS şüpheniz var ise biz burada yanınızdayız."

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.