Tarladan 45 Kuruşa Alınan Narenciye Tezgahta 5 Tl'ye Satılıyor

Tarladan 45 Kuruşa Alınan Narenciye Tezgahta 5 Tl'ye Satılıyor
Türkiye'nin narenciye deposu olarak bilinen Mersin'de mandalina ve portakal dalından 45 kuruşa tüccarlar tarafından alınırken, büyükşehirlerdeki market ve manavlarda 5 TL'ye satılıyor.

Türkiye'nin narenciye deposu olarak bilinen Mersin'de mandalina ve portakal dalından 45 kuruşa tüccarlar tarafından alınırken, büyükşehirlerdeki market ve manavlarda 5 TL'ye satılıyor.

Türkiye'nin narenciye ihtiyacının büyük bölümünü karşılayan Mersin'de, son 2 ayda peş peşe gelen aşırı yağışlar ve meydana gelen fırtınalar, hasat için bekleyen narenciyeyi dalında çürüterek dibine döktü. Zaten ürününü değerinde satamamaktan şikayetçi olan narenciye üreticisi, doğal afetlerle de bir kez daha zarar etti. Yaşanan bu olumsuzluklar, tüketiciye ulaşan portakal ve mandalinanın fiyatını da 3-4 katına çıkarttı.

"MEYVELER ÇÜRÜYEREK DÖKÜLDÜ, DÖKÜLMEYE DE DEVAM EDİYOR"

Mersin'in kırsal bölgesindeki Bekirde Mahallesi'nde portakal, mandalina ve greyfurt bahçeleri bulunan üreticiler, yaşadıkları sıkıntıları ve çiftçinin içinde bulunduğu durumu İHA muhabirine anlattılar.

Narenciye üreticisi Mahmut Kutlay, bu haset döneminde çok uzun süreli yağmur yağdığını ve meyvelerini kesemediklerini, üstüne de birkaç kez fırtına olunca meyvelerin hep çürüyerek yere döküldüğünü söyledi. Halen meyvelerin dökülmeye devam ettiğini belirten Kutlay, "Bu bir afet ama bu düştüğümüz durum ülkeyi yönetenler tarafından da görülmeli ve çiftçilerin hali hatırı sorulmalı. Şu an Ziraat Bankası'na borcu olmayan hiçbir çiftçimiz yok. Çiftçilerin Ziraat Bankası'na olan borçlarına ya yapılandırma ya bir kısmını ya da tamamını bir yıl erteleme istiyoruz" dedi.

"PORTAKALI DALINDA 45 KURUŞA SATTIM, DIŞARIDA 3-5 LİRAYA SATILIYOR"

Portakalı ve mandalinayı değerinde satamamaktan da şikayetçi olan Kutlay, "Ben portakalı dalında 45 kuruşa sattım. Yaklaşık 300 tonluk bir bahçem vardı, 120 bin TL'ye verdim ve hala daha parasını alıp da cebimize koymadık. Ama bu sene Mersin'de bile çarşıda, pazarda 1 liranın altında görmedim. Dışarıda da 2-3-5 liraya satıldığı zamanlar oldu. Bu, çiftçinin direk tüketiciyle buluşamamasından da meydana geliyor. Elbette aracılar da bundan para kazanacaklar ama mazotun, navlunun çok yüksek olması üreticiyle tüketici arasındaki fiyat farkını çok açıyor. Mazottan, çiftçiden alınan ÖTV alınmasa olmaz mı? İhracatçıdan, armatörlerden alınmıyor, ÖTV'siz, KDV'siz mazot satıyorlar. Bunu çiftçiye de yapabilirler" diye konuştu.

GÜBRE FİYATLARI İKİYE KATLANDI

Gübre fiyatlarının da bu yıl iki katına çıktığına dikkat çeken Kutlay, geçen yıl 30 liraya aldıkları amonyum sülfatın şu an 60 lira civarında, 70-80 liraya aldıkları taban gübresinin ise 170-180 liraya yükseldiğini ifade etti. Para kazanamadıkları için bahçelerine doğru düzgün bakım da yapamaz hale geldiklerini dile getiren Kutlay, girdi fiyatlarının düşürülmesini isteyerek, "Çiftçinin durumu maalesef uzun yıllardır böyle. Bir de üstüne bu doğal afetler eklenince gerçekten çok zor durumda arkadaşlarımız var. Arazilerini satıyorlar" ifadelerini kullandı.

"HERKESİN VİCDANLI OLMASI LAZIM"

Yüksek fiyat farkı sorununun yıllardır çözülemediğine işaret eden Er, şunları söyledi: "Ben bir yıl çalışıyorum, 45 kuruşa satıyorum. Dışarı çıkmaya gerek yok, Mersin'e 15 kilometrelik mesafede 1,5-2 liradan aşağıya yiyemezsin portakalı. Ben bir yıl uğraşıp 45 kuruşa verdiğim meyveyi 15 dakikada 1 lira üzerine ek yapıyor. 1 lira masraf gidiyor mu buna? Gitmiyor. Vicdanlı olunmalı. Benden 45 kuruşa alıyorsan 1 liraya sat, 1 lira 20 kuruşa sat, ben bir tüketici olarak 1 kilo alacağıma 2 kilo alayım, sürüm olsun. Toplum olarak herkesin vicdanlı olması lazım. Çiftçilik günden güne bitiyor. Devlet büyüklerimizden, en azından özel veya devlet bankalarımıza borcu olan çiftçilerimize yardımcı olmalarını istiyoruz."
Narenciye üreticisi Kurtuluş Karabulut ise "170 ağacım var ama bakın ağaca 7 kilo mal kaldı. Kalanı dibinde. İki üç sefer dibini toplattık, acaba hastalık olmaz mı diye. Bütün mandalinalarımız bu durumda. Gördüğünüz şekilde, söylemeye gerek yok. Yanmış vaziyetteyiz. Devlet büyüklerimizden borçların ertelenmesini istiyoruz, yardım bekliyoruz" dedi.

"ETİKET YAZMAYA UTANIYORUZ"

Manavcılık yapan Osman Selvi, portakalı 5 liradan sattığını söylerken, aracıların yarı yarıya kar elde ettiğini söyledi. Vatandaşın portakal alamadığını söyleyen Selvi, "Geliyorlar bir tane alıyorlar. Aynı Almanya gibi bir tane portakal, bir tane domates alıp gidiyorlar" dedi. Aynı manavda çalışan Fatih Bölükbaşı da tarladan tezgaha gelene kadar olan fiyat farkı için, "Halde pahalı olduğu için biz de pahalı alıyoruz, pahalı satıyoruz. İnanın şurada etiket yazmaya utanıyoruz. Aracılardan kaynaklanıyor bunlar. Son tüketiciye gelene kadar fiyatlar çok artıyor" diyerek normalde portakal fiyatının bu mevsimde 2,50-3 lira olması gerektiğini söyledi.

"FIRSATÇILIĞA DÖNÜŞTÜRMÜŞLER"

Eyüp'te market sahibi olan Hakkı Şimşek ise portakalı 4 lira 95 kuruştan satıyor. Pahalı satmak zorunda kaldıklarını belirten Şimşek, "Bu konuda şikayetlerimiz var. Müşteri ile bizi karşı karşıya getiriyorlar. Haldeki aracılar, köylüden ucuza alıyorlar ama maalesef tüketiciye pahalı geliyor. Şu an portakalın olması gereken rakam en kötü 2,50-2,75 olması gerekiyor. Fırsatçılık çok. Aracıların çok büyük fonksiyonu var. Hiç acıma duygusu kalmamış. Fırsatçılığa dönüştürmüşler. Elinde malı olanlar hemen yeni fiyata geçiyorlar. Piyasa şu an ne olduğu belli değil. Herkes kafasına göre fiyat belirliyor. Fiyatlar çok yüksek. Herkes çok şikayetçi. En kısa zamanda bir önlem alınmasını istiyoruz" şeklinde konuştu.

Kaynak: İHA

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.