"tayland'dan Bir Kulüple Anlaşmak Üzereydim"

"tayland'dan Bir Kulüple Anlaşmak Üzereydim"
Spor Toto Süper Lig'in flaş ekibi Kasımpaşa'da teknik direktör Mustafa Denizli, takımının başındaki ilk maçında Göztepe'yi mağlup ederek Paşa'daki serüvenine iyi bir başlangıç yaptı.
Spor Toto Süper Lig'in flaş ekibi Kasımpaşa'da teknik direktör Mustafa Denizli, takımının başındaki ilk maçında Göztepe'yi mağlup ederek Paşa'daki serüvenine iyi bir başlangıç yaptı. Usta teknik adam, milli aradan sonra Akhisarspor ile oynayacakları maç öncesi Habertürk'e açıklamalarda bulundu.

Mustafa Denizli, Kasımpaşa'ya geliş sürecinden hedeflerine, Milli Takım'dan yabancı sınırına kadar önemli açıklamalarda bulundu. İşte Mustafa Denizli'nin sözleri:

Kasımpaşa'dan teklif geldiğinde ne düşündünüz?

-Kasımpaşa ligin heyecan oluşturan takımlarından bir tanesi… Aslında bu geciken bir buluşma. Kulüp ilk kez Süper Lig'e çıktığında teklif gelmişti. Ancak benim bazı özel durumlarımdan kaynaklanan nedenlerden dolayı, o dönemde bu birliktelik gerçekleşmemişti. Bu sene de aslında Süper Lig'den toplamda 4 teklif aldım. Ancak diğer 3'ü aklıma yatmadı. Mutlu, başarılı ve hedeflerime ulaşamayacağımı düşündüğüm için reddettim. Hatta Kasımpaşa'yla anlaştığım gün Tayland'dan bir takımla anlaşmak üzereydim. Baya uzaktı ama benim için ilgi çekiciydi. Tabii, Kasımpaşa'da benden önce görevde bulunan Kemal Özdeş kardeşim ve ekibi, burada başarılı çalışmalar ortaya koydular… Ancak ayrılıklar oluyor. Ligdeki her takımı olduğu gibi Kasımpaşa'yı da yakından takip ediyordum. Burada, 'Düşüncelerimi gerçekleştirebilir miyim?' sorusu kafamda umut verici olarak kafamda canlandı. Teklifi de net bir şekilde kabul ettim.

'KADRO DERİNLİĞİNDE SORUN VAR'

Kasımpaşa geçtiğimiz yıldan itibaren kadro yapısı olarak istikrarlı bir görüntü çiziyor. İlk 11'deki oyuncular pek fazla değişmedi. Bu durum sizin için bir avantaj mı?

-Grafiklere bakıldığında senin de söylediğin gibi kadro istikrarı burada sağlanmış. Fakat kadro derinliğinde sorunumuz var. Sayısal olarak belki yeterliyiz ama bazı hedeflere doğru yürüyeceksek, birkaç bölgeye belki ilerleyen dönem içerisinde durumumuzu daha iyi değerlendirdiğimizde daha değişik boyutta bir takım olarak ortaya çıkabiliriz.

'İLK HEDEFİM AVRUPA KUPALARI'

Bu sezon her takımda bazı eksiklikler dikkat çekiyor. Sanırım kötünün iyisi şampiyon olacak diyebiliriz. Siz de daha önce 3 büyük İstanbul ekibiyle şampiyon oldunuz ve şu an bir diğer İstanbul ekibi Kasımpaşa'nın başındasınız. Bu ve önümüzdeki birkaç sene içinde Paşa sürpriz yapabilir mi?

-Hedefler varılmak içindir. Yani bunları kafanda yaşarsın ve gerçekleşebilirliğini paylaşırsın… Önce grubun buna inanması lazım. Ben defalarca şampiyonluk yaşadım ve bu duruma alışığım… İçimizde buna alışık olmayan arkadaşlarımız var. Onları da bu yola kanalize edebilirsek ki mutlaka edeceğiz, neden olmasın? Ancak benim ilk hedefim Kasımpaşa'nın Avrupa kupalarında mücadele etmesi… Bu hedef bu sezonun sonunda gerçekleşebilirse, bizim için iyi bir başlangıç olur. Daha iyisi olursa da tabi ki mükemmel olur. Bu hedefler bizim için kaçınılmaz. Yani buraya geldiysek, bunları mutlaka ortaya koymak mecburiyetindeyiz… Bir diğer hedefimiz ise, maçlarda seyirci desteğimizi arttırmak.

'TREZEGUET VE DİAGNE, SEVDİĞİM TİPTE OYUNCULAR ANCAK…'

Kasımpaşa'da çok önemli ve talep gören Diagne ve Trezeguet gibi etkili oyuncular var. Bu 2 isim hakkında neler söylemek istersiniz?

-Bu tarz oyuncular, benim sevdiğim tipte oyunculardır. Bunlar yetenekli oyuncu sınıfına girer… Yetenekli oyuncu yeteneklerini takımı için kullandığında yıldız olur. Daha önce gördüğüm ve geldikten sonra kendileriyle de paylaştığım bir şey var. O da yeteneklerini kendi adlarına kullanmak için daha fazla çaba sarf ettikleriydi. Bu durumu mutlaka çevireceğiz. Çünkü takım bir bütünü ifade eder. Eğer bir futbolcu takımı dışında bazı şeyleri tek başına gerçekleştirmek istiyorsa, orası takım olma özelliğini kaybeder. Bütün bu varolan yeteneklerini oyuncular belli bölgelerde kendi adına kullanabilir. O yeteceği varsa ben zaten buna müsade ediyorum. Ancak gereksiz topla oynamak gibi ekstra şeyler olursa sıkıntı yaşanır.

'ÖNEMLİ OLAN HÜCUMA YÖNELİK OYNAMAK'

İlk maçınızı Göztepe'ye karşı 3-1 kazandınız. O maça baktığınızda beklediğini oyun tarzı sahaya yansıdı mı? Yoksa değiştirmek veya geliştirmek istediğiniz şeyler var mı?

-İlk maçımızdan önce yaklaşık 1 haftalık çalışma süremiz oldu ki bu yeterli değildi. Detaylar üzerinde çalıştık. Örneğin nerede hata yapıyoruz, nerede çabuk çıkamıyoruz veya dönemiyoruz, tercihlerimizi nasıl kullanacağız gibi konularda çalışmalarımız oldu. Genel anlamda da başarılı olduk. Belki topa çok fazla sahip olamadık ama sahip olunca da iyi kullandık. Bunu da zaten rakip kaleye attığımız şutlarda ve skorda gördük. Bizim için önemli olan hücuma yönelik oynamak.

'ÖNEMLİ OLAN BİZİM NE YAPTIĞIMIZ'

Akhisar maçı hakkında neler söylemek istersiniz?

-Bahsettiğimiz takım geçen sezonun 2 kupalı takımı… Galatasaray maçına kadar durumları iyi değildi ki orada iyi bir dönüş yaptılar… Tüm rakiplerimiz bizim için değerlidir. Ancak önemli olan bizim ne yaptığımız… Düşüncelerimizi gerçekleştirebilirsek, yolumuza kayıpsız devam edebiliriz.

'TERİM VE GÜNEŞ DEĞERLİ ARKADAŞLARIM'

Geçmiş yıllardan beri futbolseverler ligde Fatih Terim, Şenol Güneş ve sizi rakip olarak görmek istiyordu ve bu gerçekleşti. Bu isimlerle yıllardan gelen dostluğunuz da var. Rakip olacağınız için heyecan duyuyor musunuz?

-90 dakikalık bir heyecan olur ama onun dışında etkilemez. İkisi de benim değerli arkadaşlarım. Yıllarca aynı takım forması giydik, bir arada bulunduk. Birbirine yakın jenerasyon ve şu anda tecrübeli sınıfına giren hocalarız… Mutlaka keyifli olacaktır ve inşallah o keyif sezon sonuna kadar devam eder.

'MİLLİ TAKIM HAK EDENLERİN GÖREV ALDIĞI YERDİR'

A Milli Takım'da görev aldığınızda önemli başarılar elde ettiniz. Ancak şu an Milli Takımımız'da bir geçiş dönemi yaşanıyor. Lucescu'nun bazı şikayetleri de var. Siz dışardan nasıl görüyorsunuz?

-Bir konuda mazeret üretmek istenirse, onlarca hatta yüzlerce mazeret üretilebilir. Milli takım dediğiniz yer, o spor dalı adına bir ülkenin en yüksek birimidir. Dolayısıyla burası bir yetiştirme yeri değil, kullanma alanıdır. Belki yabancı sayısının fazla olmasından dolayı, yerli statüsündeki futbolcuların kendi kulüplerinde daha az forma şansı bulduğu dönemler olabilir. Ancak neticede bu ülkede, insanların istediklerini gerçekleştirebilecek bir takım her zaman çıkar! Milli takımda uzun vadeli planlar yapamazsınız. Bunların yapılacağı yerler farklıdır. Oradan gelir ve devam eder. A Milli Takım düzeyinde, insanlar o günün şartlarında seni başarıya götürecek unsurları arar… Bu genç veya tecrübeli oyunculardan kurulabilir. Bunu önceden kararlaştıramazsınız. Çünkü bu karar verilirse, belirli gruplara 'Siz burada görev yapamazsınız' dersiniz. Milli takım formasını giyme hakkını kimsenin elinden alamazsınız. Gençler tabi ki olsun ama Milli Takım hak edenlerin görev aldığı yerdir. Ayrıca uzun vadeli hesaplar yapılırken de o süre zarfında seni başarıya götürebilecek doğru isimler bulunabiliyor mu, buna bakmak gerekir. Yani sırf gençleştirme yapıyorum diye bence kendimizi sadece o gruba şartlandırmamız doğru değil.

'KAVUN, KARPUZ DEĞİL Kİ'

Yabancı tartışmasına ne diyorsunuz?

-Rekabet dünyanın her yerinde vardır. Eğer elinizde 16-17 yaşında bile olsa yetenekli oyuncularınız varsa, isterseniz en iyi yabancıları getirin… Futbol bir yarıştır. Bu yarışta senin değerin ön plana çıkarsa, dışardan gelen arkadaşın zaten geride bekler. O yarışın içine girmek lazım… Peki teknik adam olarak, elinde olmayınca ne yapacaksın? Bu kavun, karpuz değil ki zorla yetişmez! Dolayısıyla şimdiye kadar yaptığımız yetiştirme tarzında bir yanlışlık var. Bu yanlışı düzeltin. Şimdi siz yıllardır görev yaptınız diyebilirsiniz. Ama hayır, ben bir yarışmacıyım! Diğer taraf farklı… Eğitimcisi, çalışma sistemleri vs ayrı olan yerler. Emek ve zaman verilmesi gereken yerlere doğru isimleri koyamıyorsanız, iyi futbolcuları da çıkartamazsınız.

'FUTBOLDA YARIM ASIRI DOLDURDUM'

Mustafa Denizli kariyerini Milli Takım'da mı sonlandırmak ister?

-Futbolculuktan, teknik adamlığıma kadar tam yarım asır geride kaldı. Bu sene futbolun içindeki 50. yılımı kutluyorum. Hayat ne gösterir bilinmez. Ancak tabi ki bir teknik adam, kendi ülkesinin Milli takımının başında bulunmayı her zaman hayal eder. Ben 5 yıl o görevi yaptım. Ben şu anda Kasımpaşa'nın başarısı için çalışıyorum. Şu anda tüm enerjim kulübümün başarısı için ve bundan başka bir şey düşünmüyorum. Kaldığım süre zarfında da burada çalışmalarıma devam ederim. Altyapıdan şu anda elimde 7 tane futbolcu var. Bunların 2 tanesini geldikten son A takıma çıkardım. Geçmiş yıllarda çalıştırdığım tüm kulüplerde genç oyunculara fırsat verdim. Gelişen futbolcuların üzerinde 'Hocanın da emeği var' dedirtmek bir teknik adam için şampiyonluk kadar önemlidir. İnşallah Kasımpaşa'da da Türk futboluna çıkaracağımız gençler olacaktır.

'VAR ADALET KONUSUNDA YARDIMCI OLUYOR'

VAR sistemi hakkında ne düşünüyorsunuz?

-VAR, hakemleri rahatlatan bir sistem oldu. Şikayetleri de azalttı. Futbolda verilen kararların adaletli olmasını herkes istiyor. Ancak insanların yönettiği işlerde mutlaka hatalar olabilir. Onu da böyle yardımcı faktörlerle giderebiliriz. Bu iyi tarafıydı. Ancak futbolun enteresan taraflarından biri de şu: Maç bittikten sonra insanlar tartışırken, en çok konuşulan konu hakem kararlarıdır. Teknoloji bunu ortadan kaldırdığı zaman maçın dışında futbolla ilgili konuşmaları da gündemden kaldırıyor. Bu manada da olumsuzluğu var. Ancak tabi ki önceliğimiz bu konuşmalar değil, futbolda adaletin olması… VAR da bu konuda bazen hata yapmasına rağmen yardımcı oluyor.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.