"Ömrümüzün 21 Yılını Uyuyarak Geçiriyoruz"

"Ömrümüzün 21 Yılını Uyuyarak Geçiriyoruz"
Edirne Akademi Hocası, Beykoz Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi Dekan Yardımcısı ve İletişim Tasarımı Bölüm Başkanı Doç.

Edirne Akademi Hocası, Beykoz Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi Dekan Yardımcısı ve İletişim Tasarımı Bölüm Başkanı Doç. Dr. Pınar Seden Meral, 72 yıllık ömre sahip bir bireyin ömrünün 21 yılını uyuyarak geçirdiğini söyledi.

Edirne Belediyesi bünyesinde kurulan Edirne Akademi'de Beykoz Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi Dekan Yardımcısı ve İletişim Tasarımı Bölüm Başkanı Doç. Dr. Pınar Seden Meral, belediye personeline yönelik "Zaman ve Stres Yönetimi" konulu eğitim verdi. Edirne Belediyesi Nikah Salonu ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen eğitimde ilk olarak Edirne Akademi Hocası İletişim Sosyoloğu Doç. Dr. Serdar Taşçı söz alarak Edirne Akademi'nin çalışmaları hakkında bilgiler verdi. Taşçı, Edirne Akademi'de Gazeteci-Yazar İsmail Saymaz ile Beykoz Üniversitesinden Dr. Elif Uluğ ve Prof. Dr. Nüket Güz'ün eğitimler verdiğini ve çok yakında da Şair Küçük İskender'in "İmge" ve "Şiir" dersleriyle Edirneliler ile buluşacaklarını söyledi.

"Zamanı kimse biriktiremez"

Daha sonra söz alan Edirne Akademi Hocası, Beykoz Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi Dekan Yardımcısı ve İletişim Tasarımı Bölüm Başkanı Doç. Dr. Pınar Seden Meral, zamanın nasıl aktif kullanılması gerektiği konusunda bilgiler verdi. Kişinin kaybettiği zamanı geri almasının mümkün olmadığını anlatan Doç. Dr. Meral, "Kaybettiğimiz zamanı maalesef geri alabilmemiz mümkün değil. Zaman; yerine konması, geri döndürülmesi, depolanması, parayla satın alınması mümkün olmayan bir kaynak. Herkes eşit zamana sahiptir. Bir günde bin 440 dakika; bir haftada 168 saatte sahibiz. Zaman biriktirilemez. Kimsenin fazladan bir saati yok. Sahip olduğumuz bu bin 440 dakikayı nasıl algıladığımız ve nasıl kullandığımız önemli. Zaman algısı 2 çeşittir. Bunlardan birisi sübjektif, diğeri ise objektif zaman algısıdır" diye konuştu.

72 yaşına kadar yaşayan birinin zamanını nasıl geçirdiği hakkında da ipuçları veren Doç. Dr. Meral, "72 yıl yaşayan bir birey zamanının 21 yılını uyuyarak, 14 yılını çalışarak, 7 yılını kişisel bakım faaliyetleriyle uğraşarak, 6 yılını yemek yiyerek, 5 yılını kuyrukta bekleyerek, 4 yılını öğrenerek, 3 yılını toplantılara katılarak, 2 yılını arayıp kendisini bulamayanları arayarak, 1 yılını kayıp eşyaları arayarak, 3 yılın da diğer faaliyetlerle geçiriyor" ifadelerine yer verdi.

"Evde mutsuzsanız eve gitmek istemezsiniz"

En önemli zaman tuzağının plansızlık olduğunu anlatan Doç. Dr. Meral, "Plan yapmayı çok fazla sevmiyoruz. Çünkü plan yapmak o plana bağlı kalmaktır. İnsanoğlu da bu bağımlılıktan çok fazla hoşlanmıyor. Plan yaparsak, yaptığımız planın bozulmasından korkarız. Önemli olan da planlarımızın bozulmasına izin vermemek. Öncelikleri belirlememiz gerekmektedir. Gitmek istemediğimiz bir yer varsa kendinizi işe kaptırırsınız. Evde mutsuzsanız eve gitmek istemezsiniz. Dışarıda çok fazla sosyal hayatınız yoksa kendimizi daha fazla işe bağlarsınız, birlikte olduğunuz insanları da buna mecbur bırakırsınız. Zamanınızın kalmadığı noktada, işi paylaşabilmek birine yetki vermek doğru bir davranıştır. Bu yetkiyi de işi yapabilecek olana, en iyi yapabilecek olana vermek önemlidir. Dağınık bir masa ne kadar çok çalışıyor? İşi başından aşkın dedirten bir durumdur. Halbuki tam tersidir. Gerçekten titiz ve düzenli çalışan bir kişinin masası da düzenli olur. Planlı değilsek, planlı çalışabilmek de mümkün değildir. Zamanı etkin planlayabilmek için sorumlulukları, öncelikleri ve amaçları belirleyin. Gereksiz yere uygun olmayan faaliyetleri erteleyin. Mümkün olduğunca dağıtım yapın. Haftalık ve günlük zaman kullanımınızı planlayın. Beklenmedik olaylar için boşluklar bırakın. Engelleyicilerin çoğunu mümkün olduğunca azaltınız. Öncelikle zaman akışının farkında olalım ve erteleme yapmayalım" diye konuştu.

"Stresten kaçmak mümkün değil"

Stresle nasıl mücadele edilmesi konusunda da bilgiler veren Doç. Dr. Meral, "Stres altındaki bir birey psikolojik tepkiler verir. Uyku problemleri, psikolojik yorgunluk yaşar, yabancılaşır, depresyona girer. Fizyolojik olarak ise, mide, yüksek tansiyon, şeker, baş ağrısı, kalp hastalıkları gibi problemler yaşar. Davranışsal olarak da kişi bazı tepkiler verir. Sinirli ve saldırgan olur. Aşırı kilo alır veya kilo verir. Dikkat toplama güçlüğü yaşar. Alkol kullanımı artar. Aşırı sigara ve ağlama krizi yaşar. Stresten kaçmak mümkün değil. Çözmek için iki durum var. Birincisi stres kaynağını ortadan kaldırmak, değeri ise fiziksel dayanıklılığı arttırmak. Fiziksel dayanıklılık için güne iyi bir kahvaltı ile başlayın. Daha çok meyve tüketin. Bolca su için. Su gerginliği azaltır" dedi.

"Ömrümüzün 21 Yılını Uyuyarak Geçiriyoruz"

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.