Zeliha Gölcük

Zeliha Gölcük

El Alem Ne Der?

El Alem Ne Der?

Biz toplumu nasıl tanımlıyoruz?

Literatürde toplum; belirli bir coğrafyada, ortak yaşam kültürü olan, tarihi, kültürü, zihniyeti ortak olan ve kendini oraya ait hisseden insanlardan oluşmuş bir yapı olarak tanımlanıyor. Öyle ki bu toplum içerisinde yaşayan insanların zamanla birbirine benzediğini de görebilirsiniz. Yani bakıldığında toplum ortak bir payda.

Biliyorum klişe gelecek ama buna örnek olarak, Türk toplumunda yaygın olarak görülen kız istemede gelin adayının kahve yapması verilebilir. Bunun dışında kültürden ziyade zamanla duygu durumları da benzerlik göstermeye başlıyor. Bir felaket yaşandığında ortak üzüntü duyulması ya da herhangi mutlu bir olay yaşandığında herkesin beraber sevinmesi gibi duygu durumları da benzerlik gösteriyor.

Türk toplumuna baktığımızda bu ortak paydalara gerçekten değer veriliyor. Toplumumuzda doğru ve yanlış net çizgilerle aslında çok belli. Bu netlik, insanların eylemlerini yaparken çok dikkatli olmalarını sağlıyor. Çünkü insanlar, bir şey yapmadan önce o hareketin sonuçlarını düşünür, eylemlerinin toplum içinde nasıl karşılanacağını hesap eder. Yapacakları hareketi ilk önce toplumun benimsediği din, inanç ve ahlaka bakarak onu yapıp yapmamaya karar verir. Çünkü insan gerçekleştireceği eylem sonucunda toplumdan dışlanmaktan ve yalnız kalmaktan korkar.

Yani toplumun belirlediği bu normlar, kişiliğin oluşmasında ve davranışlarını yönlendirmesinde önemli bir faktör.

Aslında buraya kadar okuduğunuza göre az çok şuan neyden bahsedeceğimi anlamışsınızdır..

Evet, “el alem ne der?”

Bu korku, bakıldığında Türk toplumunda aşırı yaygın. Kişinin toplumda kabul görmesi için yaptığı davranışları şekillendiren bir kaygı. Birçok kişi, dışlanmamak ve eleştirilmemek için davranışlarını, sürekli başkalarının ne düşündüğü üzerine kurgular. Çünkü bizler toplumun beklentilerini karşılamak ve sonucunda ise takdir edilmek isteriz.

Toplumun gözü üzerimizde, eylemlerimiz hakkında yorumlar yapılıp değerlendiriliyor. Bu yüzden insanlar davranışlarını, toplumdan öğrendikleri etik ve ahlaki kurallar çerçevesinde şekillendiriyor.

Neredeyse hepimiz, attığımız adımları "toplum ne der" diye sorguluyoruz. Bunu ne kadar “sorgulamıyorum” desek bile kendi içimizde sık sık çeliştiğimiz anlar yaşıyoruzdur. İçinde büyüdüğümüz kültür, "komşu ne der" düşüncesiyle hareket ediyor. Bir yandan özgür olmak isterken, diğer yandan toplumsal değerlerin baskısı altında sıkışıp kalıyoruz.

Kararlar alırken çoğu zaman diğer insanların bizim hakkımızdaki düşüncelerini dert ederiz. Hatta bazen, bu düşünceler o kadar çoğalır ki, kendi isteklerimizi görmezden gelir, toplumun beğeneceği davranışları sergiler ve kendimizden ödün veririz.

Kişi, hayallerinden ya da ideallerinden vazgeçer. Çünkü toplumun, kendisini ve ailesini görmezden gelip, dışlayıp yargılamasından korkar.

Toplumun diyecekleri, kişinin davranışlarını ve hareketlerinin sınırlarını belirler. Birey kendisi için gerçekten uygun bir karar olarak görse bile, toplum tarafından iyi karşılanmayacağını bilerekten bu kararından vazgeçebilir. Bizler toplumda kabul görmek ve var olmak isteyen insanlarız. Ve insan yaşamı boyunca yalnız kalmaktan korkmuş bir varlıktır. Her zaman var olmak ve diğerleri tarafından görülmek isteriz.

Sonuç olarak “el alem ne der?” sorusu, kişinin kendi kararlarını almasında onu zorlar. Bu korku, bizi sürekli olarak başkalarının düşüncelerine göre şekillenen bir yaşam sürmeye zorlar ve kısıtlar.

Bundan dolayı aklıma şu soru geliyor. Bu dünyaya gerçekten bir kere geliyoruz ve onda da gerçekten diğerlerinin ne düşündüğünü önemseyerek mi yaşayacağız?

Gerçekten komşularımızın ya da toplumun bizim hayatımızda bu kadar büyük bir etkisi olmalı mı?

Evet, toplumsal değer ve normlar, bizi şekillendiren bir çerçeve olabilir, ancak "toplum ne der" düşüncesini bir kenara bırakmak gerek.

Kendi çizgimizi bulmalı ve kendimizi nasıl doğru hissediyorsak o şekilde ifade etmeliyiz. Her insanın düşüncesi farklıdır ve bu farklılıklar bizi birbirimizden ayırır. Bu şekilde hem daha özgür hem de daha sağlıklı bir toplum yapısı oluşturmuş oluruz.

Kısacası, komşu ne derse desin!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Zeliha Gölcük Arşivi