Talia Hamza

Talia Hamza

Kadın Olmak Ya da Olmamak

Kadın Olmak Ya da Olmamak

        Sevgi okurlarım merhaba,

        www.habersitesi.com ailesine yeni katıldım. Burada olmaktan mutluyum...

Bizlere farkındalık kazandıracak birçok bilgileri bir araya getirip size aktaracağım. Sizlere aktaracağım bilgilerin içinde, her konuya yer vereceğim. Bilimden tutun, sanat, felsefe, teknoloji, sinema, tarih, edebiyat, mitoloji, metafizik, insan enerji alanı üzerine konular, kişisel gelişim ve şimdi aklıma gelmeyen birçok konu hakkında yazacağım. 

        Bu arada hem yazar hem de okuyucu olarak çok dikkat ettiğim bir konu var;

        Özellikle bilgileri, diğer bilgilerlerle doğrudur-yanlıştır diyerek kıyaslamak yerine, birçok kaynaktan karşılaştırma yaparak bilincimi ilerletecek şekilde algılamaya özen gösteriyorum.  Buradaki amacım, bilincimin gelişmesine ve kendi zihinsel sürecimdeki yeni bilgilere izin vermek. Çünkü "Zihin anlamadığı şeyi reddeder." Bundan dolayı tüm bilgilere bilim insanı gibi yaklaşıyor, her olasılığa kendimi açıyorum. 

        Kısaca benim bilincimde (frekansımda) "Herşey mümkün"elimden geldiğince, insan belleğinde kayıtlı olan ve çoğunun kafasını karıştıran birçok kavramı açıp, asırlar öncesinden gelen bilginin, orjinal halinin nasıl dejenere olduğunu, insanlar tarafından kulaktan kulağa aktarılarak bambaşka bilgilere dönüştüğünü anlatacağım.

        Çoğunuz okuduğunuzda şaşıracak, gülecek, farkındalık kazanacak, hatta "Vay be! Hiç bu açıdan düşünmemiştim" diyeceksiniz. Kendi unuttuğunuz hikayelerinizi de sizlere hatırlatacak buna eminim. 

 

O halde hepinize yeniden merhaba diyerek, farkındalık sürecini başlatıyorum...

 

 

     

        KADIN OLMAK YA DA OLMAMAK

 

        Yaşadığım toplumdaki müslüman kadınların çoğunun, dışa yansıttığı davranış şekilleri aynen bunlardan ibaret;

        Kendilerini geri planda tutma, değersizlik ve çaresizlik hali, aklını ve iradesini kullanma sorumluluğunu almaya cesaret edemeyen, araştırmak ve sorgulamaktan ziyade, ailesi, çevresi ve kültürünün öğrettiği bilgilerle yaşamını idame ettirmeye çalışmak. Daha sayamadığım bir çok inanç kalıpları...

        Peki! Neden bu şekilde yaşamayı sürdürüyorlar?

        Neden sorgulamıyor ve kendi akıllarını geliştirmek için çabalamıyorlar?

        Bu şekilde yaşayan kadınları kendisi olabilmekten alıkoyan nedir?

        Bu konunun derinine indiğimizde, yaşadığımız arap kültürünün kadını bu hale getirdiğini daha iyi anlıyoruz. Kadınların çoğu örf-adet, ahlak, din ve eğitim kavramlarının içinde tamamen zihni karışmış ve kendi iradesinin dışında olan bir yaşam tarzını benimsemiş durumda. Bu kavramlar nelere dayanıyor ve kadını nasıl etkiliyor?

        1400 yıl öncesine dayanan müslümanlığın dinsel anlayışı kadının okumasını, kendini geliştirmesini, sanatın,bilimin, felsefenin, matematiğin,teknolojinin ve birçok alanın içinde olmasını engellemiştir. Bu süreç Osmanlıların yıkılışı ve Cumhuriyetin kuruluşuna kadar devam etmiştir. 

        Cumhuriyetin ilanıyla birlikte, Mustafa Kemal Atatürk'ün kanunlaştırdığı yenilikler, kadın haklarının ve özgürlüğünün önünü açmıştır. Kadına tanınan haklar, daha medeni ve gelişen bir toplum yaratmak adına çok bilinçlendirici yeniliklere de fırsat vermiştir.

       Kadını medeni bir birey haline getiren en önemli inkilaplar;

       Seçme ve seçilme hakkı (5 Aralık 1930-1934)

       Şapka ve kılık kıyafet devrimi ( 28 Kasım 1925) 1982 anyasasının 174.maddesine göre "inkilap kanunları" (anayasaya aykırılığı iddia edilip iptal edilemeyecek kanun arasındadır.)

       Harf devrimi (1 Kasım 1928)

        Dinsel otorite zincirlerinden kurtulan kadın için en büyük özgürlük, bireysel karar verebilme özgürlüğü olmuştur. Gelişen zaman içinde çoğu kadın kendini medeniyete uymulu hale getirirken; Gelişime uyumlanamayan kadınlar ise, eski ritüel ve inançların etkisinden çıkamayarak,hurafe ve doğmatik bilgilerin etkisi altında kalmış ve hayatlarını bu şekilde yaşamaya devam etmişlerdir. Çoğu kadın hala medeniyet anlamında ilkel bir zihin frekansında yaşamaktadır.

        Son 20 yıldır dinsel (örf-adet, ahlak,din, hukuk) kavramlar grift bir hal almış ve kişilerin neyin ne olduğunu ve ne olmadığını anlaması iyice imkansız hale gelmiştir. Böylece, çoğu kadın dinsel baskı ile ayıp, günah, dışlanma, suçlanma, yargılanma ve suçluluk gibi dayatılan inançlar altında, iyice kendini bastırmış ve kendi akıl gücünün sorumluluğunu almaktan korkmuş ve sindirilmiştir.

        Hal böyle olunca, doğan çocuklar da gelişemeyen ve kendini bilinç anlamında güncellemeyen anneler tarafından eğitilmiştir. Eğitimsiz kadınlar tarafından büyütülen çocuklar da aynen anne ve babalarının öğretilerini devam ettirmişlerdir. (elbette aralarında istisnai durumda olanlar vardır)

        Kadın; kurban rölü oynamaya devam ettikçe, aynı öğretileri çocuklarına da öğretecektir. Çocuklar ise bu duyguları kopyalayıp, hayatlarını bu temele göre inşaa edip yaşayacaklardır. Taa ki farkındalık kazanıp, öğretillerin kendilerine ait olmadıklarını anlayana kadar...

        Kısaca konunun özeti;

        Kadın eğitimli olursa, çocuklarını da eğitir. Böylece bilinçli bir eğitimle, kendinin ve dünyanın farkında olan ve uygulayan bir nesil yetişir. 

        Kadın olmak, aklının gücüne sahip çıkmaktır. Erkek ile arasındaki dengeyi de ancak kendi aklının sorumluluğunu aldığında kavuşacaktır.

 

KADIN ÇOCUK YARATIR, ÇOCUKLAR İSE GELECEĞİ...

HADi KADIN, SORGULA! ARAŞTIR! FARKINA VAR! BİLİNÇLİ OL! ÇÜNKÜ ÇOCUKLARI EĞİTEN ANNELERİDİR.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum
Talia Hamza Arşivi