Boşlukta Asılı Gençlik
“Bir anlık sevinçten sonra sarılan o boşluk hissi, kaç mezun arasında sessiz bir sır gibi saklanıyor dersiniz?”
Haziran ayı geldi. Binlerce genç, kep atma törenlerinde hayalleriyle birlikte havaya fırlattı umutlarını. Sahneye çıkarken ellerinde bir diploma, yüzlerinde ise hem gurur hem de hafif bir endişe vardı. Biri sizi tebrik ediyor, diğeri “Şimdi ne yapacaksın?” diye soruyor. Üniversite yıllarının alışıldık temposu bir anda kesiliyor. Sabah derse yetişme telaşı yok, finallere hazırlanmak yok, kantin sohbetleri yok. Yerine sessizlik geliyor. Ve bir tür boşluk.
Bir dönemin sonu, bir hayatın başlangıcı sanılıyor mezuniyet. Oysa bu “başlangıç”, çoğu genç için bilinmeyene atılan ürkek bir adım. Öğrencilik kimliği bir anda kayboluyor ve yerini “ne iş yapacaksın” sorusuyla sınanan bir yetişkin kimliği alıyor.
Bugün Türkiye’de üniversite mezunu gençler için bu geçiş hiç de kolay değil. 2024 verilerine göre, yükseköğretim mezunlarının işsizlik oranı %10,3. Daha da dikkat çekici olan, 25-29 yaş aralığındaki üniversite mezunlarının yaklaşık dörtte biri – yani %25,6’sı – ne bir işte çalışıyor ne de bir eğitim kurumuna devam ediyor. OECD ortalamasının neredeyse üç katı olan bu oran, gençlerin eğitimden sonra adım atacak bir zemin bulmakta zorlandığını açıkça gösteriyor.
Yıllarca hayal kurdular, emek verdiler, umut biriktirdiler. Ama şimdi o umutlar, kariyer portallarında cevapsız kalan başvuruların, “geri dönüş yapacağız” denip dönülmeyen mülakatların arasında yavaş yavaş soluyor. İş bulmak bir yana, çoğu zaman insan kendine bir yön bile bulamıyor.
Bu gençler kaybolmuş hissettiklerinde yalnız değiller. Aslında aynı boşlukta birlikte sürükleniyorlar. Kimse yüksek sesle söylemiyor ama pek çoğu geceleri uyuyamıyor, “Ben ne olacağım?” sorusuyla boğuşuyor. Ailelerinin beklentileri, çevrenin sessiz baskısı, sosyal medyada hızla yükselen başarı hikâyeleri... Hepsi üst üste biniyor. Ve tüm bu seslerin arasında kendi iç sesini duymak zorlaşıyor.
Bu yazı çözüm sunmak için değil. Bu yazı, birinin “Evet, seni anlıyorum” demesi için. Çünkü birini anladığınızda, en azından o boşluk biraz küçülür. Belki de ilk adım, kaybolmuş hissetmenin anormal olmadığını kabul etmektir. Çünkü evet, hayallerle gerçekler arasındaki uçurum çok büyük. Ama unutmamak gerek: Uçurumlar da, adım adım geçilir.
Kendini boşlukta hisseden binlerce gençten biri: Hande Demir
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.