Mürsel Adıgüzel

Mürsel Adıgüzel

Toplum Eğitiminin Dünü Bugünü ve Yarını

Toplum Eğitiminin Dünü Bugünü ve Yarını

 Toplum Eğitiminin Dünü Bugünü ve Yarını

Sevgili okurlarım, çok önceleri yazmış olduğum “Toplum Eğitiminin Dünü Bugünü ve Yarını”  hakkında ki düşüncelerimi, sizlerle bir kere daha paylaşmak istedim.

Bu itibarla toplumsal hayatın içinde var olmayı sağlamak ve yapılması gereken çalışmaların en önemli olanın eğitim olduğunu bir kere daha söylemek istiyorum. Dahası insan eğitiminin önemine değineceğim.

Bizler nerede yaşarsak yaşayalım, insanın toplumsal yaşam süreci içinde pozitif düşünce ışığında, bilgi ve becerisiyle birlikte davranış alışkanlığını kazanması ve geliştirmesi gerekir. Bu alışkanlığı vermekle yükümlü olan ailemiz, çevremiz ve okullarımızdır. Bu durum vaaz geçilmeyen temel bir sorumluluktur. Bu şekilde bir toplum oluştuğu takdir de, oluşan toplumun sağlıklı yapılanması sağlanmış olur.

Aynı zamanda, sivil toplum örgütlerinin de insan eğitimiyle ilgili sorumluluk taşıdıklarını bilmeleri gerekir. Bu sorumluluk ışığında,  fertlere pozitif eğitim verme çalışmaları yapmalıdırlar. İş ve meslekleriyle ilgili gereken bilgi ve beceri alışkanlıklarını kazandırılmalıdır. Gelişen insanlık tarihi

Bu gibi süreçten geçerek hedefine ulaşır. Medeniyetlerin gelişmesinde gözlemlediğimiz bu değerlerin,  yazılı tarihin ilk dönemlerinden başlayarak günümüze kadar geldiğini görmekteyiz.

Bu anlayışla, eğitime bakışı ela aldığımızda sorun ilk çağlardan günümüze gelinceye kadar, soyut olmaktan çıkarak somuta doğru bir yol izlemiş olduğunu da görmekteyiz.

Dünya bilimcilerinden “Platon, eğitimi, insanda gizli olarak bulunan doğruları/ hakikatleri bilince çıkarma süreci olarak görmüştür”. Bunun ötesinde, benzer bakış acısını “Aristo, Sokrat” ve o dönemin diğer filozofları dile getirdiklerini unutmamalıyız.
Kapitalizm öncesi dönemde ve eğitimin temel işlevlerinden biriside, ezilen sınıflara gönüllü köleliği kabullendirmeye çalışmalarıdır.  O dönemde eğitimi dine dayandırarak toplumsal eşitsizlikleri tanrının iradesi anlamında sunmaları olmuştur.

Bu düşünceden yararlanan ve gelişen dünya düzeni içinde yer alan kapitalistler, dini düşünceler içinde, dini kullanarak amaçlarına ulaşmayı sağladılar. 

Buna karşın, ezilen ve sömürülen kesimde, değişen bir şey olmadı. Hatta verilen mücadeleye rağmen hiçbir şey değişmedi.

Bu durum olumsuzluğun varlığını ortaya koymaktaydı. Kaldı ki eğitimden yoksun ve becerisi olmayan insanların toplumla bütünleşmesi, olanaksızdır. Böyle oluşun da, toplumun üzerinde tahakküm aracı olduğunu ortaya koymaktadır. Kaldı ki temel amacımız, toplumu aydınlatarak, onları sürçe katmayı amaç edinmek gerekir.

Bu oluşumlara bakarak, tek çıkış kapısının laik ve demokratik eğitimin olduğunu bilmeliyiz. Ancak böyle bir eğitimin gerçekleşmesi olanağı ancak ve ancak, pozitif bilimin ışığında varlığını sürdürmesiyle mümkün olur. O zaman çağın gelişmişliğini sağlamayı başarabiliriz. İşte o zaman bizlerden sonraki kuşaklara doğru bir sistem koymuş oluruz diye, düşünüyorum. 

Ne yazık ki günümüz koşullarında eğitimi kendi egoist ölçüleri içinde düşünen kapitalistler, kendi ölçülerinde olmazsa olmazlarda inat etmektedirler. Gelişen dünya düzeni içinde kendilerininde zarar görmüş olduklarının farkına vardıkları görülmektedir.  Global süper güçlerin  çok yönlü ve sistemli biçimde, teknolojik gelişmeleri ellerine geçmiş olmaları sonucunda, emeğin ve emekçinin payına düşmesi gereken gelir dağılımının, bozoulmasına neden oldu.
Sevgili okurlarım, yazının ilk satırından buraya kadar ki kısmına kadar, daha çok kapitalizm öncesi ve kapitalizm çağında eğitim modellerinin kısa bir tahlilini yapmaya çalıştım. Düşüncem, bundan sonra yazacağımız yazılarımda, günümüz durumunu irdeleyeceğim.

Mürsel ADIGÜZEL

Eğitimci Yazar ve Şair

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mürsel Adıgüzel Arşivi