Yüksel YAZICI

Yüksel YAZICI

Cehenneme Padişah

Cehenneme Padişah

 

 

                                                             Cehenneme Padişahı

 

Bugün Pazar… Geçen hafta tatil ve bayram günleri bu köşede mizah, edebiyat, şiir, anı ve benzeri konularda bir şeyler aktaracağımı yazmıştım. Zira tatil günleri, herkes genellikle evinde aile bireyleriyle bir aradadır, dolayısıyla da gündelik streslerden uzak keyifli bir zaman geçirmelerinin önemi bulunmaktadır.

Bu keyifli okumaların başında da elbet ki anektodlar gelir. Hele ki, ülkenin geçirdiği akıl dışı hatta cinnet derecesindeki siyasi olaylar yaşanılırken, o alanlara değinen fıkralar, anektodlar en çok sevilenleri ve de tercih edilenleridir elbet!

Eh biz de böyle  siyasi ve de çok güncel bir fıkra ile merhaba diyelim sizlere bugün… Tabii kurgusu da anonim değil, bizden olsun:

Dünyanın bilmem hangi ülkesinde cahil mi cahil, despot mu despot, ihtiraslı mı ihtiraslı  bir vali yaşıyormuş… Ki, aslında  hiç hak etmediği halde,  hasbel-kader  bir büyük şehirde bu göreve kadar yükselivermiş!

Bir dediği iki edilmiyor, söyledikleri sanki kanunmuş gibi hemen yerine getiriliyormuş… Ve doymuyormuş elde ettiklerinden! Talep üzerine talep, talimat üzerine talimat eksik etmiyor, istedikleri biraz gecikse hırçınlaşıyor etmediğini bırakmıyor ,  acısını da mazlum halktan çıkarıyormuş!

Bütün bunlara rağmen çevresindekiler, onun asabi biçimde  yaptıklarına dayanmaya çalışıyor, sonuçlara katlanmaya gayret ediyorlarmış.. Ama onun gözü  hala  yükseklerdeymiş ve elde ettiklerine doymuyormuş bir türlü…

Meğer nasıl olmuşsa olmuş “Padişahlık isterim” diye tutturuvermiş!

 Ve aşağı padişahlık, yukarı padişahlık gına gelmiş millete…Çünkü böyle bir istek ne yasalara, ne geleneklere uyuyor ve ne de padişah olursa ülkeye yararlı olacağı konusunda bir fikir birliği kimsede oluşmuyormuş! O kadar ilerlemiş ki bu hırsı, yerli yersiz bahanelerle her tarafa sataşmaya, halka zulüm üstüne zulüm bile etmeye başlamış bu nedenle…Özetle hem çevresini ve hem de milleti kırıp geçiriyormuş insanlık dışı olaylar yaratarak!

Çok da zengin olmuş kısa zamanda… Köşkler yaptırmış,  villalar yaptırmış, çok görkemli saraylar yaptırmış filan!

Bir sabah sarayının kuştüylü yatağından uyurken, kabuslar görerek uyanmış! Gözlerini yarım yamalak açtığında , elinde tırpanıyla başında dikilen  ak sakllı ve hayli heybetli ihtiyar adamı görmüş. Şaşırmış tabii… Ne olduğunu henüz kavrayamadan ona bakıp sormuş:

“Sen de kimsin? Burda ne işin var?”

Beyaz sakallı ihtiyar yanıtlamış:

“Ben seni götürmeye geldim!”

Kabuslu gözleriyle sormuş vali:

“Götürmeye mi? Nereye, neden?”

“Sen hep padişah olmayı istemiyor muydun? İşte onun için geldim…  Seni padişah  yapacağız, haydi hazırlan!”

İyice meraklanmış yataktaki vali ve söylenmiş:

“Nasıl yani? Karşı çıkıyorlar padişah olmama?..

“Onları boş ver! Kimse karşı çıkmayacak merak etme!”

“ Neden ki?”

“Çünkü seni buraya padişah yapmayacağız biz!”

“Yaa!... Peki nereye padişah olacağım ben?”

Tebessüm ederek yanıtlamış Azrail görünümlü heybetli ihtiyar:

“Cehenneme tabii!...

                                                        *

Bilindiği üzere ülkemizde siyaset toz duman… Ve de gerçekten akıl almaz şeyler oluyor!  Örneğin meczuplar mı çoğaldı, yalakalık mı biçim değiştirdi yoksa insanlarımız akıllanacaklarına deliriyorlar mı anlayan beri gelsin!

Yazılı ve sosyal medya, bu türden  garip haberlerle kaynıyor vallaha… Örneğin haberlerden birine göre başı türbanlı 30’yaşlarında bir bayan,  muhbirlere gülerek şunları söylemiş:

“O bizlerin yani bütün kadınların doğal  kocasıdır!”

“O”  diyerek kast ettiği malum kişi… Bu bayan, böyle bir söylemi  nasıl der, neden der anlaşılır gibi değil elbet!

Bir başka yine o yaşlarda aynı kılıkta bir bayan:

“ O istesin, on yıllık kocamı bırakır sarayında cariyesi olurum!”

Nasıl, şaşırtıcı değil mi?

Bu bayana, orada bulunan uyanık  bir muhabir soruyor:

“Ya kocanız ne der bu işe?”

Bayan, kahkaha atarak yanıtlıyor muhabiri:

“Hayırlı bir işe kocam ne diyecek, sevinir herhalde…”

Tanrım! Sen aklımızı koru… Eskiden yaşlı insanlar söylerdi de, pek önemsemezdik! Şöyle derlerdi:

“Ahir zaman yiğen, ahir zaman!Bina çoğaldı, zina çoğaldı… Kıyamet alameti bunlar, yakınladı herhal!”

Acaba? Gerçekten yakınladı mı sizce de? Öyleyse kıyamet ahlaksızlığı bekliyordu bunca zaman demek ki! Ve belki de geldi çattı… Zaten ahlak kalmadı mı, yaşamın bir anlamı  da yoktur!

Kıyamet gelsin gelmesin eğer ahlak bittiyse,  zaten dünyada her şey bitti demektir. Ahlaklı güzel günlerde birliktelik umuduyla sevgilerle…

 

NOT:  Bugün ve   21- 22 Mayıs günleri 8. Kocaeli Fuarı

 bünyesindeki  “Oneol Yayınevi” standında kitaplarımı

 imzalayacağım, tüm okurlarımı bekliyorum.

 

 

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Yüksel YAZICI Arşivi

"27"

08 Eylül 2016 Perşembe 00:01